Referandum oylamasına bir hafta kalan wholesale jerseys şu günlerde gelişmeleri ve tespitlerimi paylaşmak istiyorum.
Referandumda oylanacak olan, AKP-CHP-MHP veya diğer partiler değildir. 30 by yıla yakın zamandır ülkemizde adım adım uygulanan batı kökenli bir planın bir aşamasıdır. Maalesef mevcut iktidar partisinin temel kabulleri ve yönetici kadrolarının ilişkileri de bu plan nedeniyle oylamada yer alacaktır.
Batılı merkezler tarafından Türkiye’ye biçilen (verilen) rol, “Büyük, güçlü, bölgesinde söz sahibi, 70 milyonu aşan nüfusu ile birlik beraberlik içerisinde, 0n milyon kilometrekarelik Türk ve 3,5 milyarlık İslam aleminin temsil merkezi” değildir. Bunun için Türkiye’de ayrışma sağlanmalı ve Türkiye kendi iç sorunları ile boğuşur halde kalmalıdır.
Ve hazırlanan plana göre, 2011 yılında Türkiye’de iç çatışmalar olmalıdır.
Referandum bu planın bir parçasıdır.
Anarşi-terör-silahlı kuvvetlerin pasifleştirilmesi- ağır ekonomik kriz- tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu ülkemizde tarım ürünlerinin para etmemesi, dışardan buğday-pirinç ve et wholesale jerseys ithal etmemiz, hayvancılığımızın ölme noktasına gelmesi, sanayide duraklama…
Sağ-sol, laik-antilaik, ulusalcı-enternasyonal, Amerikancı- Rusyacı ayırımlarından sonra TSK, adliye, medya’da yandaş olanlar- karşıtlar derin ayırımı…
Bir tarafta devletin ve belediyelerin tüm imkanları ile yürütülen “evet” kampanyaları; diğer tarafta finans kaynağı belli olmayan 40 binlik 75 binlik iftar yemekleri…
Bunca yıllık hayatımda inançların siyasete bu kadar alet edildiğini görmemiştim. Erbakan’a ne kadar haksızlık etmişiz. Talebelerini görünce O’nun ne kadar masum olduğunu daha iyi anlıyorum..
…
Deniz Bölükbaşı açıklıyor: “Biz Başbakan’a takaya binip de sen bizzat gidip terörist başı ile kahve içtin demiyoruz ama İmralı canisiyle tam 4 kez, 6 maddeden oluşan, referandum konulu görüşme yapıldı. Bu görüşmelerin içeriği, amacı ve zamanlaması çok önemli. Referandum konusunda pazarlık yapmak için görüşülmüştür. İstihbarat almak için değil. wholesale mlb jerseys Başbakan açıklamazsa Genel Başkanımız Bahçeli ayrıntısıyla bu görüşmeleri ve içeriğini açıklayacak!” diyor. Cevabı çok kısa: “AKP’den kimse görüşmedi.” İyi de siz hükumetin dolayısıyla devletin, – bu arada Apo ile görüşenlerin- başı değil misiniz?
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yardımcısı Gülten Kışanak, Tunceli’de düzenlene mitingde yaptıkları konuşmada, demokratik özerlikte kararlı olduklarını söylemişler ve Demirtaş eklemiş: “Dersim, ‘Özerk Dersim Parlamentosu olacak’ diyenlerin sesi olacak. ‘Bölge meclislerinde Zazaca’nın ikinci resmi dil olmasını istiyoruz’ diyenlerin sesi olacak. Şimdiden özerk Dersim’e açılan yollar, bütün halkımıza, bizlere hayırlı olsun. Bu ülkeye özerk yönetimler gelecek.”
Vatan haini seyit Rıza’nın heykeli dikildi. Diyarbakır’da Finding Türk bayrağının yanında uyduruk bayrak asılması söz konusu ediliyor.
Aynı cheap jerseys Demirtaş, 2 Eylül tarihindeki konuşmasında “Dersim Cumhuriyeti”nden bahsediyor. Artık beyefendileri özerklik kesmiyor. Ulusalcı ve ikinci Karaoğlan olarak lanse edilen CHP lideri Kılıçdaroğlu, her Tunceli veya doğuya gidişinde yeni bir aykırı beyanat veriyor.
İktidar partisi olan AKP’nin Hakkari il Başkanlığı’nın kum torbaları ile korunmaya alınmış resimleri basında yer alıyor. AKP iktidar partisidir.
İktidar partisi olan AKP’nin Hakkari il Başkanlığı’nın kum torbaları ile korunmaya alınmış resimleri basında yer alıyor.
Yanlış anlaşılmasın Hakkari, Irak’ta veya Afganistan’da değil. Türkiye’nin bir vilayetidir. pic AKP iktidar partisidir. Ayrıca başbakan, o bölgenin eniştesidir. (Malum Emine Erdoğan Siirt’lidir.) O parti ki, kendisini kum torbalarının arkasına hapseden kişi ve gruplarla mücadele eden TSK mensuplarını mahkemelerde süründürüyor. O parti ki oy kazanmak için, kış günü buzdolabını, yaz günü kömürü devlet kesesinden o bölgenin insanlarına dağıtmıştı.
Ne denir ki? “Şaşkın ördek kıçın kıçın yüzermiş.” Ya da, “işini bilmeyen kasap, elinde kalır masat”
Kışın buzdolabında dondurdukları, yazın kömürle yaktıkları adamlardan korunmak için kum torbalarının arkasına saklanıyorlar.
………
TSK artık sadece kendini korumakla meşgul. Bir yandan Kürtçüler bomba-mermi yağdırıp baskın yapıyor; diğer taraftan Arslan Güner gibi değerli komutanlar bir takım genetik özürlülerin hedefi haline getiriliyor. Çıkan her haber için soruşturma açılıyor.
TSK güneydoğuda sadece karakolları koruma gayretinde… Şehit cenazeleri sıra sıra…
……..
İttihat ve Terakki Partisi zamanında Erzurum’da Ermeni delegelerle toplantılar yapılır. Bu toplantıya İttihat ve Terakki Partisi’nin başkanı olan Mevlüt Ağa isimli Ümmi bir Türk katılır. Ermeniler üç gün süre ile edepsizlik yaparlar. Üçüncü günün sonunda anlaşmaya yanaşmamaları üzerine, o ana kadar hiç konuşmayan Mevlüt Ağa birden bire doğrularak masaya bir yumruk vurur. “Durun bir dakika ağalar” dedikten sonra bir hikaye anlatır:
“Eskiden cheap mlb jerseys Trabzon ile Erzurum arasında ve Trabzon ile Erzincan, Tunceli arasındaki ulaşım deve kervanları ile yapılırdı. Böyle bir deve kervanı Trabzon’dan Erzurum’ a gelirken Zigana dağları vardır. Bu dağlar sarptır. Kışlar çok şiddetli geçer. Bilirsiniz deve kervanlarının en önünde eşek bulunur. Eşeğin ayağını taşlar vurmuş, topallamaya başlamış, yürümüyor. Taşlar eşeğin arkasındaki devenin de ayağını vurmuş. O da yürüyemiyor. Kervancı bunların yüklerini hafifletmiş, kervanı yoldan alıkoymak istememiş. Fakat ne yaptıysa kar etmemiş, eşekle deve yürümüyor. Bunların iplerini çözmüş ve salıvermiş. Deve ve eşek dağların arasında kuytu bir yer bulmuşlar. Derken bahar gelmiş, çayır çıkmış, bol yiyecek bulmuşlar. Ayaklarının yarası geçmiş. Toparlanmışlar. Rahatları çok iyi. Derken eşek koşmaya, çifte atmaya başlamış ve koşup koşup deveye şarkı söylemek istediğini söylüyormuş. ‘Şarkı söylemek istiyorum, anırasım geliyor deve kardeş’ demiş, deve de, ‘Aman eşek kardeş burada rahatımız iyi. Kervanlar yolu yakınımızda olduğu için sesimizi duyarlar. Gelir bizi burada yakalarlar, bizi tekrar kervana koşup üzerimize yük vururlar. Gel etme, tutma.’ demiş. Eşek de biraz durur, sonra tekrar gelip, anırması şarkı söyleyesi geldiğini söylermiş. Deve yalvarmasına rağmen eşek dayanamayıp anırmaya başlamış.
Kervancılar bunların sesini duyup yakalamışlar. Tekrar kervana götürüp sırtlarına yük vurmuşlar. Bu sefer Kervan Tunceli’ye gidiyormuş. Bir hayli yoldan sonra eşek yine topallamaya başlamış. Kervancı gelip eşeğin sırtındaki yükü alıp, devenin üzerine koymuş. Kervancı gidince, deve eşeğe; ‘Eşek kardeş bu oldu mu, rahatımız iyi iken senin anırman yüzünden ele geçtik. Şimdi bir de yürüyemiyorsun ve senin yükünü de bana yüklüyorlar.’ demiş. Biraz daha yürüyünce eşek iyice yürüyemez olmuş. Kervancı gelip bakmış, ben bu eşeği salmıyayım, demiş. Ve eşeği de devenin sırtına yüklemiş. Deve iyice kızmış ve eşeğe; ‘Bu ne hal Galabal eşek kardeş, senin akılsızlığın yüzünden bir de seni ben taşıyacağım.’ demiş. Tam o sırada Tunceli dağlarına gelmişler. Sağ uçurum, sol uçurum.
Deve eşeğe;
-‘Senin bir zaman anırasın geliyordu. Şimdi ise benim oynayasım geliyor eşek kardeş.’ demiş. Eşek yalvarmaya Wikileaks’ başlamış;
-‘Aman deve kardeş aşağısı uçurum, sakın oynama.’ demiş.
Deve;
-‘Yok demiş. sen söz tutmadın, şarkı söyledin. Şimdi de ben oynayacağım.’ demiş ve oynamış; Zıplamış. Eşek üstünden uçuruma yuvarlanmış.”
Mevlüt Ağa, bu hikayeyi anlattıktan sonra Ermenilere demiş ki; “Beyler develeri oynatmayın.”
Bir müddet sonra Ermeni isyan ve katliamlarının oluşması üzerine, İçişleri Bakanı Talat imzasıyla Mevlüt Ağa’ya şifreli telgraf çekilir: “Develeri oynatınız.”
………
Develeri oynatma gününe yaklaşıyoruz. 2011’e şurada ne kaldı?
İçimden “develeri oynatmak” geçiyor.
Ya sizin? Diyor musunuz? “Bizde at oynatırız! Dur hele meydan olsun!”
Atları veya develeri oynatmanın ilk adımı “Hayır diyebilen Türkiye”[1] olmaktan geçer. “Hayır”dır. Ya şimdi referandumda “Hayır” deriz. Meydan ve sandık Türklüğün olur; Ya da hem bizler, hem de bizden sonraki nesiller, Batı’ya Amerika’ya ve onların adamlarına ilelebet “Evet” demek mecburiyetinde kalırlar.
[1] Kamuran İnan. Hayır diyebilen Türkiye. Timaş Yayınları. İstanbul 2004.