Profesörlerin böyleleri de var!

2000 yılının sonları idi. Üniversite yönetimi yeni değişmişti.YÖK kararlarına parelel olarak her üniversite, kendi “öğretim üyeliğine atama ve yükseltme kriterlerini” belirliyordu. Yeni yönetim kendilerinden önce başlamış olan bu çalışmaları tamamlamak zorunda idi. Üniversite yönetiminde, konu ele alındığında, konacak kriterlerin bazı yandaşları sıkıntıya sokacağı ortaya kondu. Öyle ki, o yıllarda doçentliğe müracaat için asgari koşulları sağlayamayan, eski doçentler vardı viagra barata. Yandaştılar. Kriterlerin kabul edilmesi “profesör” olmalarını engelleyecekti.

“Bizim arkadaşımız” (!) vasfından öte hiçbir özellikleri olmayan o kişiler için OMÜ’nin “öğretim üyeliğine atama ve yükseltme kriterleri” kabulü ve yayınlanması ertelendi.

O dönemde bir grup insan haklı-haksız profesör oldular.

Onların içerisinden bir kısmı uzun yıllar üniversite yönetiminde bulundular. Hatta çok iyi tanıdığım bir tanesi kendisinden daha çok bilimsel çalışmaları olan genç bilim adamlarından bazılarını sırf kendi görüşlerinden değil diye, -doçentliğine-profesörlüğüne bakmadan değişik yerlere sürdü. O sürülenlerden bir kısmı istifa ederek OMÜ’den ayrıldı.

Kendilerinden, bilimsel olarak çok önde olan kişilerin sicil evraklarındaki notlarını –gerekçesiz- düşürmek bir diğer uygulamaları oldu.

2008 yılına gelindiğinde zulüm devri sona erdi.

Sanıldı ki, kısa bir çalkantıdan sonra her şey durulacak. Öğretim üyeleri bilimsel faaliyetlerine dönecekler. Açıklarını kapatacaklar. Arkalarından gelen genç öğretim üyelerine yol gösterecekler.

Yanılmışız.

Huylu huyundan vazgeçmiyor.

Adam yukarda bahsettiğim şekilde profesör olmuş. Profesör olurken bilimsel dosyası yardımcı doçent düzeyinde imiş. O dosya ile o yıllarda doçentlik sınavına müracaat etse başvurusu yetersizlikten geri çevrilirmiş.

Aradan on yıla yakın zaman geçmiş. Doçentlik müracaatlarındaki koşullar arasında (tıp dalında) en az biri birinci isim olmak üzere en az üç uluslararası bilimsel araştırmasının olması gereği var. Hatta bu yıl bu şartta değişiklik yapılarak bundan sonrası için iki adet birinci isim uluslararası yayın gerekli oldu.

Bizim adam, etrafındaki gençlerden utanıp ta, “şu eksikliklerimi tamamlayım” dese olmaz sanki..

Etrafına aldığı genç yardımcı doçentlerin çalışmalarına 3.-5-.7 isimler olarak adını koydurup, örgütçülük yapmaya devam ediyor.

Tabip odasındaki gruplaşmalarda provakatör görevine devam ediyor. Genç doktorları tahrik ve ajite ederek eski alışkanlıklarını sürdürüyor.

Bir de bölüm başkanı oldu. Kamplaşma-gruplaşma-kadrolaşma amacı ile idarecilik zamanında yanına aldığı gençlerden aldığı oyla koltuğunu koruyor.

Bilimsel yetersizliğini örtmek için kışkırtıcılığa devam ediyor.

Kimden mi bahsediyorum:

Üniversitedeki hangi hocaya sorsanız söylerler.

Benim derdim kişilerle değil. Yalan diyen olursa belgelerle o kişilerin adlarını açıklarım.

Çünkü o kişiler yangın yerindeki musluğu tıkayan çaput parçası.

Öz değerleri beş kuruş etmez. Ancak bulundukları yer, yangını söndürecek suyun engellenmesine sebep oluyor.

Üniversite ileri gidecekse….. OMÜ bilim sahasında adını duyuracaksa.. …

Sosyal olun, Paylaşın!
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir