Olay on ay önce İstanbul’da geçmiş. Sekiz yaşındaki bir erkek öğrenciye tuvalette tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan ilköğretim okulunun 55 yaşındaki temizlik görevlisinin suçsuzluğunun anlaşılması için aylar geçmiş. Adam linç edilmeye kalkışılmış. On ay içerde yatmış. Ailesi maddi-manevi sıkıntılar çekmiş. Onlar olayın dramatik yönü.
Daha acı olanı, çocuğun annesinin savcılığa başvurusundaki gerçek: “Oğlum E.’ye üç yaşından beri babam R.G., erkek kardeşim M.G. ve onun arkadaşı S.G. tecavüz ediyordu. Bu olaya son verebilmek için Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyette bulundum.”
Annenin iddiasını doğrular gibi küçük çocuktan alınan örneklerde üç ayrı kişinin DNA’sı tespit edilmiş. Ancak bunlardan hiçbiri temizlik işçisine ait değilmiş. Bunun üzerine 55 yaşındaki temizlik işçisi tahliye edilmiş.
Annenin ihbarıyla yakalanan üç şüpheli, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmiş. Ancak mahkeme “Raporla tespitli değil” diyerek serbest bırakmış.
Bu arada babası ve annesi yıllar önce ayrılan ve annesinin ihbarının ardından aileden alınan öğrenci Çocuk Yuvası’na gönderilmiş.
….
Yanlış yanlış üstüne!…
Yaşlı adam tecavüz suçlaması üzerine tutuklanmış: Tek doğru olan bu. Böylesine bir suçlama varsa, tutuklama kararına katılmamak mümkün değildir.
Adam şüphesiz ki masum olduğunu savunmuştur. Adli tıptan gelecek raporun aylar alması yanlıştır. Çünkü adaletin yavaş olmaya hakkı yoktur. “Geciken adalet, en büyük adaletsizliktir.”
Raporun kaç ayda geldiği belli değil. Muhakkak ki, duruşma günü, raporların incelenmesi derken, en azından bir kaç ay daha geçmiştir. Bu arada masum bir kişi, içerde bir kaç ay daha yatmıştır. YANLIŞTIR.
Masum temizlik işçisi ve ailesi, aylar boyu utanç içerisinde yaşamak zorunda kalmıştır. Hapishanede yapılmış olabilecek hakaretler, tehditler, aşağılamalar bir yana, canını kaybetmemesi büyük bir şans olmuştur. Ailesi ise, “sapığı karısı”, “sapığın çocukları” damgasıyla yaşamak zorunda kalmıştır.
Düşünebiliyor musunuz, çektikleri sıkıntıları?
Niye? Raporun gecikmesi ve duruşmanın geç olması yüzünden.
Şüphesiz “tazminat davası” açma hakları var ve kanımca kazanırlar. Ancak ne kazanırlarsa kazansınlar, çektikleri eziyeti karşılaması mümkün değildir. Kararın gecikmesinde etkileri olan adli tıpçıları, savcıları, hakimleri aynı suçlama ile tutuklasalar ve aynı miktarda tazminat verseler, ne yaparlardı?
Olayın bir diğer yönü daha var.
Temizlik işçisi suçlamalar üzerine tutuklanmış ve on ay içerde yatmış. Deliller mi? Haberde belirtilmiyor ama muhtemelen 3.-4. dereceden delil veya suçlamalardır.
Aynı adalet sistemimiz, çocuğa kendi babasının, kardeşinin ve bir arkadaşının beş yıldır tecavüz ettiklerini ifade eden (babasını-kardeşini suçlayan) anneye rağmen, delil yetersiği nedeniyle zanlıları serbest bırakmış. Kamu vicdanını rahatsız eden bir uygulamaya imza atmış. 55 yaşındaki adama on ay hapis; torununa-yeğenine beş yıl tecavüz suçlaması olana tutuksuz yargı… YANLIŞ YAPMIŞ.
…
Adamın kızı-kardeşi evlenmiş. Anlaşamamışlar; ayrılmış. Çocuğu ile birlikte yaşıyorlar.
İddiaya göre, üç yaşından itibaren erkek torununa-yeğenine beş yıldır tecavüz etmişler. Yetmemiş bir arkadaşlarına da tecavüz ettirmişler.
Suçları sabitleşse dahi, idam cezası almayacaklar. En fazla onbeş-yirmi yıl yatıp çıkacaklar.
Benim vicdanım buna itiraz ediyor. Böylelerini toprak dahi kabul etmez.
Yaşasın mel’unlar için cehennem.
Ya sizce?