Devletler ve askeri güç

Askerî Güç

Ordular, tabiatları itibarıyla saldırgandırlar. Savunma için ordu beslenilmez. Kaldı ki en iyi savunma hücumdur. Savunma amaçlı ordu, savaşı kendi topraklarında kabul eden ve ülkesinin tahrip olmasını, insanlarının ölmesini baştan kabul etmiş demektir ki, bu da silahlı kuvvetlerin varlık sebebine aykırıdır. Çağın gereği olan ekonomik-siyasî-askerî savaşa müdahil olamayan-ayak uyduramayan ordular, dışarıya karşı güçlerini kaybederek, içe dönük-statik unsurlar haline gelirler. Ordular da bu kuralın dışında değildirler.

Okumaya devam et

Genel kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Jeopolitik

19. yy’ın sonlarından itibaren, uluslararası mücadelelerin yoğunlaşması, konvansiyonel silahların, kitle iletişim araçlarının artması ve “topyekün savaş” teriminin siyasî literatüre girmesiyle, devletlerin-milletlerin güçlerinin değerlendirilmesinde farklı parametreler gündeme gelmeye başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra nükleer enerjinin savaş ve barış amaçlı kullanımı, 20. yy’ın ikinci yarısından sonra hızla küreselleşen dünya’nın yaşadığı dehşet dengesi ve bunun paralelindeki toplum mühendisliği uygulamaları, devletlerin güçlerinin sadece askerî açıdan değil, çok daha farklı faktörlerle değerlendirilmesini gerektirmiştir. Artık askerî güç, devletlerin güçleri içerisinde sadece bir bölümü oluşturmaktadır.

Okumaya devam et

Genel kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Son Durum

Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren değişikliğe göre ilköğretim okulları, “andımız” diye bilinen öğrenci andını artık okuyamayacaklarmış.

Okumaya devam et

Genel kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Ahmet Davutoğlu’nun düşündürdükleri

Mevcut Dış İşleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, 2000 yılında yayınladığı kitabında, “jeopolitik askerî gerçekler, ekonomik-politik gerçeklerle uyumlu hale getirilmelidir. Aynı şekilde Oniki Ada’nın Anadolu Anakarası’na daha bağımlı hale gelmesi, Kuzey Irak’ın askeri olarak değil, ekonomik olarak GAP hattının güney kuşağını oluşturması, Tebriz-Van-Adana ve Tebriz-Trabzon hatlarının canlandırılarak Iran ve Orta Asya kara bağlantısının devreye sokulması, Batum-Trabzon-İstanbul ve Köstence-İstanbul-Trabzon deniz bağlantılarının kadın ticareti için değil, gerçek bir entegrasyon için sektörel bazda desteklenmesi Türkiye’yi bir ekonomik geçiş merkezi haline getirecek ve gerginlikleri azaltacak dış politika araçlarını oluşturacaktır.”[1] demektedir.

Okumaya devam et

Genel kategorisine gönderildi | Yorum yapın